Tip 2 Diyabet Tedavisinde Metabolik Cerrahi; Diyabet ve Şeker Hastalığı Tedavisi

etabolik Cerrahi Ameliyatı Nedir ? Kimlere Uygulanır ?

Metabolik cerrahi son günlerde adı sıkça duyulan bir yöntem olarak dikkatleri üzerinde topluyor. Kilo fazlalığı, diyabet, kolesterol ve tansiyon yüksekliği ile seyreden tabloya ‘Metabolik Sendrom’ ismi veriliyor.

Metabolik cerrahi kısaca tip 2 diyabet hastalarını ameliyat yöntemleri kullanarak tedavi etmektir.

Metabolik cerrahi, obezite ve obezite ameliyatı tedavisi, diyabet ve diyabetin cerrahi tedavisi metabolik cerrahi alanında Uzman Doktor Op.Dr.Ersoy Taşpınar tarafından Tip 2 diyabet hastalarına metabolik cerrahi ameliyatları uygulanmaktadır.

Metabolik Cerrahi Bursa

Metabolik Cerrahi konusunda Uzman Doktor Op.Dr. Ersoy Taşpınar Bursa Metabolik Cerrahi Merkezi’nde metabolik cerrahi, obezite ve obezite ameliyatı tedavisi, diyabet ve diyabetin cerrahi tedavisi ile ilgili bilgileri Bursa Türkiye Obezite Ve Diyabet Cerrahisi Merkezi’nde hizmet vermektedir.

TRT HABERDE ÇIKAN METABOLİK CERRAHİ HABERİMİZ

Metabolik cerrahi ameliyatı için Fransa’dan Bursa’ya gelen diyabet hastası Gülseren Ardıçlı, kapalı yöntem metabolik cerrahi ile ameliyat sonrasında sağlığına kavuştu.

Şeker hastası olan 45 yaşındaki Gülseren Ardıçlı, Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Ersoy Taşpınar’ın yaptığı kapalı yöntem metabolik cerrahiyle sağlığına kavuştu.

Şeker hastalığı tedavisinin öncelikle ilaç tedavisi şeklinde olduğunu belirten Opr. Dr. Taşpınar, ”Şeker hastaları diyetine ve egzersizine uyması gerekir. İlaçla, insülinle ve medikal tedavi ile kontrol altına alınamayan Tip 2 şeker hastalarında metabolik cerrahi ameliyatlarıyla hastanın kan şekeri etkin şekilde kontrol altına alınabilmektedir” dedi.

Fransa’da gittiği doktorlardan fayda görmedi

Op. Dr. Taşpınar, yurt dışından da hastaların Türkiye’ye geldiğini anlattı.

“Gülseren Hanım da Fransa’dan bizlere ulaştı. Fransa’da yaşayan ve son 3 yıldır diyabet hastası olan Gülseren Hanım Fransa’da yaşadığı sırada gittiği doktorlar tarafından verilen diyabet tedavilerinde yeterince fayda görmemiş. Portekizli bir ekip tarafından düzenlenen bir diyabet cerrahisi tekniğinin Doç. Dr. Ersin Öztürk’ün geliştirmesiyle oluşturulan cerrahiyi hastamıza uyguladık. Tüp mide ameliyatı ile birlikte ince bağırsakların son kısmına sindirilmemiş gıdaların daha çabuk ulaşmasını sağlayan ve buradan insülinin etkisini artıracak çeşitli hormonların salgılanmasını sağlayan bir yöntem. Şeker hastası, kan şekerini ve en önemlisi kiloyu kontrol altına alamıyorsa bu ameliyatlar sayesinde hem kilo kontrol altına alınarak zayıflıyor hem de şeker kontrol altına alınabiliyor. Bu ameliyatı yaptığımız hastaların her geçen gün sayısı artmaktadır. Hastalarımız insülini ve şeker ilaçlarını bir iki haftadan itibaren bırakıyorlar. Aynı zamanda bu yöntem hastanın ameliyatla beraber kilo vermesini sağlıyor. Ameliyatlar laparoskopik yani kapalı şekilde yapılıyor. 6 tane küçük delikten yapılan ameliyatlardır. Hasta sosyal hayatına erken kavuşuyor ve işinin başına erken dönüyor.”

3 yıldır şeker hastası olan ve ameliyatla sağlığına kavuşan Gülseren Ardıçlı, ”Fransa’da yaşıyorum. Tanıdıklarımın araştırmaları sayesinde burada özel bir hastaneye geldim. Ersoy Taşpınar’ın yönlendirmeleri ile gereken tahlilleri yaptık. Benim ameliyata uygun olabileceğimi söyledi ve ameliyat ile ilgili bana güven verdi. Ameliyatımı başarı ile gerçekleştirdi. Ameliyat sonrasında kullandığım ilaçların hepsini bıraktım. Ameliyatla ilgili bir sıkıntım olmadı ve sağlığım iyi. Kendimi daha iyi hissediyorum” dedi.

Metabolik cerrahi, klasik tedavi yöntemlerini denenmiş olmasına rağmen kan şekeri kontrolünü sağlayamayan Tip 2 diyabet hastalarına uygulanıyor. Şeker hastalığında klasik tedavi yöntemleri yüzde 15 başarı grafiğine sahipken metabolik cerrahi yöntemi yüzde 90 başarılı oranını yakalıyor.

Ülkemizde yaklaşık son 10 yıldır tip 2 diyabet (şeker) hastalığının tedavisinde metabolik cerrahi ameliyatları uygulanıyor. Başarı oranıyla dikkat toplayan metabolik cerrahi ile günümüzde çok sayıda hasta sağlığına kavuşuyor. Zira, Tip 2 diyabet ile birlikte hipertansiyon, uyku apnesi, trigliserit yüksekliği, retinopati gibi birçok yan hastalık da baş gösteriyor.

Günümüz tedavi yöntemleri ile bu süreci tamamen kontrol altına almanız mümkün olmazken metabolik cerrahi yöntemiyle ameliyat olan Tip 2 diyabet hastaları bu yan hastalıklardan da neredeyse tamamen kurtuluyorlar.

Metabolik Cerrahi İle İlaç ve İnsüline Son…

Hastalar metabolik cerrahi ameliyatı sonrasında adeta yeni bir hayata başlıyorlar. Hastanın iştahı azaldığı için daha mütevazı porsiyonlarla doyuyor. Değişen beslenme alışkanlığı ile birlikte kilo kaybı da yaşanıyor. Kısa bir süre sonra da, diyabet ve eşlik eden hastalıklar yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Hastalar aşamalı olarak, kullandıkları ilaçları ve insülini bırakıyorlar. Elbette bu sürecin devam etmesi, kişinin metabolik cerrahi ameliyatından sonra gösterdiği özene de son derece bağlı bulunuyor.

Metabolik Cerrahi Kimlere Uygulanır?

Metabolik cerrahi, obezite ve obezite ameliyatı tedavisi, diyabet ve diyabetin cerrahi tedavisi ile ilgili bilgileri web sitemizden bulabilirsiniz.

Metabolik cerrahı ameliyatları klasik tedavi yöntemlerini denemiş olmasına rağmen kan şekeri kontrolünü sağlayamayan tip 2 diyabet hastalarına uygulanır. Her hasta metabolik cerrahi ameliyatı için uygun hasta değildir. Vücudunuzdaki insülin depolarının tükenmemiş olması, yani vücudunuzda halen insülin üretiliyor olması gerekir. Aynı zamanda bu insülinin belli bir ölçüde canlılığını koruyor olması gerekir. Bunun dışında, eğer hastada organ hasarı başlamışsa, geç kalınıp kalınmadığı önemli bir soru olur. Çünkü organ hasarı çok ilerlemişse, artık ameliyat da bir çözüm olmayacaktır.

Metabolik Cerrahi de İki Temel Teknik Var…

Tip 2 diyabetin tedavisinde farklı etkinlik düzeylerine sahip çok sayıda ameliyat bulunmaktadır. Uygulanan iki temel teknik vardır. Bunlar; ‘İleal İnterpozisyon‘ ve ‘Transit Bipartisyon‘ teknikleridir.

Tip 2 diyabet hastasının yaşadığı sorun, vücudunun ürettiği insülini kullanamamasıdır. Ameliyatlar, kullanılamayan bu insülinin tekrar aktif hale gelmesini sağlamaktadır. Önemli nokta ince bağırsakların son kısmından kaynaklı hormonları canlandırmaktır. Metabolik cerrahi de her iki yöntem de hormonların emilimini olabildiğince bozmadan canlandırmak amaçlanmaktadır.

İlaçla Tedavi Yeterli Değilse Metabolik Cerrahi…

Metabolik cerrahi yöntemi, ilaçla tedaviyi denemiş ancak iyileşme sağlayamamış hastalara uygulanmaktadır. Nöropati sorunları, retinopati, hipertansiyon, gut hastalığı, karaciğer yağlanması, trigliserit yüksekliği gibi birçok rahatsızlık diyabet ile birlikte kişinin hayatına girmektedir. Tam da bu aşamada hekimce onaylanmak şartıyla uygun hastalar metabolik cerrahi ameliyatı olabilirler..

Metabolik Cerrahi Ameliyatı Sonrası Dikkat…

Metabolik cerrahi ameliyatından sonraki ilk 3-4 haftalık dönem bir alışma veya adaptasyon sürecidir. Bu dönemde vücut yepyeni bir metabolizmaya alışmaya çalışır. Kan şekeri ve tansiyon değerlerinde dalgalanmalar olur.

Metabolik cerrahi ameliyatı sonrası hastalar bu dönemde kendilerini halsiz ve iştahsız hissederler. Burada vurgulanması gereken önemli nokta nasıl şeker hastalığı bireysel bir seyir gösterirse ameliyattan sonraki iyileşme dönemi de bireye özgü bir seyir gösterir. Ameliyattan sonraki iyileşmeyi belirleyen birkaç faktör vardır.

Erkek hastalar kadınlara göre,  genç hastalar da yaşı ilerlemiş kişilere göre daha hızlı iyileşme gösterirler. Metabolik cerrahi sonrası hasta olarak geçirilen süre, bu sürenin nasıl geçirildiği, organ hasarlarının varlığı ve şiddeti de iyileşme sürecinde etkilidir. Ancak genelde 3-4 haftalık bir sürenin sonunda vücut yeni metabolizmaya alışır ve birey kendini daha iyi hissetmeye başlar.

Metabolik cerrahi ameliyatı üzerinden yaklaşık 2-2,5 aylık bir zaman geçtikten sonra ise hasta artık yeni bir hayata başlamıştır. Enerji seviyesi, günlük aktiviteleri tedricen artar ve gece uykuları düzene girer. Sabahları dinlenmiş ve tazelenmiş olarak uyanır. Bu aşamadan sonra hasta adeta yeniden doğmuş gibi hissetmektedir.

Metabolik ameliyat sonrasındaki bu dönemde hastalar aç ve susuz kalmamalıdırlar. Hastalar, takviye ilaçlarını ve vitaminlerini almalıdırlar. Günlük 15-20 dakika yürüyüş yapmalarıdır ve günlük, haftalık ve aylık takip programlarını da uygulamalıdırlar.