Paratiroid Hastalıkları ve Tedavisi

Paratiroid bezleri kandaki kalsiyum düzeyinin normal sınırlar içinde kalmasını sağlamakla görevlidir. Her biri pirinç tanesi boyutundaki dört paratiroid bezi bulunmaktadır. Anatomik olarak tiroitlerin arka bölümünde yer almasına karşın birbirleriyle ilişkili görevleri yoktur.

Kanda kalsiyum seviyelerini düzenleyen paratiroid bezinin az çalışması durumunda,  kandaki kalsiyum miktarının düşer ve hipoparatiroidi ortaya çıkmaktadır. Bezlerin fazla çalışması durumunda ise, kandaki kalsiyum miktarının artmasına bağlı olarak hiperparatiroidi gelişmektedir.

Paratiroid bezlerinde yaşanan bu her iki değişim de bazı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Paratiroid Bezleri Nedir, Görevleri Nelerdir?

Paratiroid bezleri, boynun ön bölümünde, tiroit (guatr) bezinin her iki yanında bulunan, insan vücudunun en küçük organlarıdır. Boyutları irice bir pirinç tanesi kadar olup, genellikle dört adettir.

Paratiroid bezleri kanda kalsiyum düzeyinin normal sınırlar içinde kalmasını sağlayan tek organdır. Eğer paratiroid bezleri fonksiyon görmezse (hipoparatiroidi) kanda kalsiyum miktarı düşer. Bezler fazla fonksiyon görürse (hiperparatiroidi) bu kez de kanda kalsiyum miktarı artar.

Her iki durum da ciddi şikayetlere ve başta kalp, böbrek, damarlar olmak üzere birçok organda fonksiyon bozukluklarına neden olur.

Hiperparatiroidi kalsiyumun parathormonu kontrol etme mekanizmasındaki bozukluk sonucunda gelişir. Hiperparatiroidi, serumda yüksek parathormon ve kalsiyum, düşük fosfor düzeyleri ile karakterizedir.

Tanı koymak ve başka hastalıklardan ayırmak için 24 saatlik idrarda kalsiyum seviyesine bakılmalıdır.

Hiperparatiroidi 40 yaşın üzerindeki kadınlarda sıktır. Kadınlarda erkeklerden 3 kat fazla görülür.

Son yıllarda yaygınlaşan biyokimyasal tarama testleri sonucu belirti vermeyen hiperparatiroidi oranında artış vardır.

Hiperparatiroidi olgularının %20’si ailevidir. Ailevi olanlarda hipofiz, pankreas, tiroid, böbrek üstü bezi araştırması yapılır.

Hiperparatiroidi nedenleri; paratiroid adenomu, paratiroid hiperplazisi ve paratiroid kanseridir.

Hiperparatiroidi hastalarının %80’ninde paratiroid adenomu vardır. Paratiroid hiperplazisi %15-20, çoklu adenom ise %3-10 arasında bildirilmektedir. Paratiroid kanseri oranı %1’den düşüktür.

Ameliyat öncesi paratiroid adenomun yerinin ultrasonografi ve sintigrafi ile ortaya konması ameliyat başarısını arttırır.

Bazı paratiroid adenomları çok güç ulaşılan yerlerdedir bu nedenle endokrin cerrahisi tecrübesi önemlidir. Ameliyatta başarıyı arttırmak için bazı hastalarda ileri görüntüleme yöntemleri istenir veya mevcut görüntüler tekrarlanır.

Ultrasonografide bulunamayan pek çok adenom, deneyimli ellerde ultrason yapıldığında bulunabilmektedir.

Hiperparatiroidi belirtileri

Yorgunluk, çok su içme, çok idrara çıkma, gece idrara çıkma, kemik ve eklem ağrıları, kabızlık, iştah azalması, bulantı, kaşıntı ve depresyon daha sık karşılaşılan belirtiler arasındadır.

Hastaların çoğunda halsizlik, çabuk yorulma gibi hastalığa özel olmayan belirtiler vardır. Yani bu belirtiler çok farklı hastalıklarda da görülebilir.

Hiperparatiroidi’li hastalarda kemik kırığı ve kalp hastalığı oranı daha fazladır.

Hiperparatiroidi böbrek taşları gelişimine neden olabilir. Böbrek taşı olan her hastada PTH ve kalsiyum bakılmalıdır.

Tedavi gecikmelerinde kemik yoğunluğunun %30-50’si kaybolabilir. Ciddi boyutlarda kemik erimesi görülebilir.

İhmal edilen hastalarda kemik tümörleri gelişebilir (Brown tümörü). Bu tümörler kanser değildir. Ancak kemik kırıklarına neden olabilirler.

Kanda yüksek parathormon ve kalsiyum, düşük fosfor düzeyleri hiperparatiroidi için tipiktir.

24 saatlik idrar kalsiyumu yüksektir.

Paratiroid lezyonlarının yerinin belirlenmesinde sıklıkla ultrasonografi ve sestamibi sintigrafisi (MIBI) kullanılmaktadır

Tedavi

Bütün belirti veren hastalar ameliyat adayıdır. Cerrahi başarı, merkezin deneyimine ve görüntüleme yöntemlerinin duyarlılığına bağlıdır.

Paratiroid hastalıklarının tanısı ve tedavisi tecrübe gerektirir.

Ameliyat ile hastalıklı paratiroid bezi çıkarılır.

Bazı hastalarda paratiroid adenomu çok farklı yerlerde olabilir. Ameliyat öncesi çok titiz bir inceleme ile bu adenomun yerinin belirlenmesi gerekir.

Ameliyat sonrası kalsiyum düşüklüğü beklenen bir sonuçtur ancak aşırı düşüklük hastada kasılmalara yol açabileceği için kontrollü bir şekilde hasta takibi yapılmalıdır.

Böbrek yetmezliğinde hiperparatiroidi (Sekonder Hiperparatiroidi)

Düşük kalsiyum veya yüksek fosfor düzeylerine bağlı olarak paratiroid bezlerindeki aktivite artışıdır. Sekonder Hiperparatiroidi, kronik böbrek yetmezliğinin sık görülen bir komplikasyonudur.

Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda gıda ile alınan fosforun idrarla atılamaması hiperfosfatemiye ve ardından hipokalsemiye neden olur. Hipokalsemi PTH salgılanmasını uyarır ayrıca hiperfosfatemi D vitamini sentezini azaltır.

Total paratiroidektomi (tüm bezlerin çıkarılması) ve ototransplantasyon (Bir parçanın vucuda ekilmesi) ya da 3.5 bez çıkarılır.

Parathormon/Kalsiyum/D vitamini

Vücutta PTH, kalsiyum ve D vitamini arasında çok hassas bir denge vardır. Eksiklikleri de, fazlalıkları da metabolizmayı bozar. PTH hormonunun fazla salgılanması ile kan kalsiyum düzeyi artar, bu durum da kemik erimesine neden olur. Kalsiyumun hem eksikliği hem de fazlalığı kemik erimesi nedenidir.

D vitamini aslında bir hormon olarak kabul edilmektedir. Gıdalarla alınan kalsiyumun bağırsaklardan emilmesini sağlar. Fazla PTH hormonu salgılanmasını engeller. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Kemik ve kasların sağlığı için dengede olması çok önemlidir. Ülkemizde özellikle kadınlarda D vitamini eksikliği çok yaygındır.

D vitamini eksikliğinde kalsiyum dengesini sağlayabilmek için paratiroid bezler fazla hormon salgılar ve bu şekilde kalsiyum yükselir ve paratiroid bezler büyür. Bu ameliyat gerektiren bir durum değildir ancak bu hastalığın tanısı çok iyi değerlendirilerek koymak gerekir.

Kemiklerin büyük bölümü kalsiyumdan oluşur ve kalsiyum deposu olarak kabul edilir. Bu dengenin bozulması kemiklerdeki kalsiyumun atılmasına ve kemik erimesine neden olur. Çok hassas bir denge ile bu yapılır.

D vitamini 30 ng/ml ise yeterli kabul edilir. 10 ng/ml den az ise ciddi D vitamini eksikliği vardır.

Güneş ışınları ve kalsiyum

D vitamini sentezi deride yapılır ve bunun için güneş ışınlarına yani ultraviyole ışınlarına ihtiyaç vardır. Gıdalar ile D vitamini düzeyini yükseltmek pek mümkün değildir.

Zararlı güneş ışınları saat 11 ile 16 arasındadır. Bu saatler arasında güneşlenmek cilt kanseri gelişimi için büyük risk taşır.

Bu saatler dışında her gün 30 dk el, kol ve yüzün güneş alması D vitamini sentezi için yeterlidir. Tüm vücut güneşlenebilecek ise haftada 2 gün yarım saat yeterli olur.

Doğal D vitamini kaynakları güneş ışınları dışında yağlı balıklar (somon, ton gibi), balık yağı, ısırgan otu, maydanoz ve yumurtadır. D vitamini eksikliği için gerekirse D vitamini ilaçları kullanılabilir.

Paratiroid bezler ve kemik erimesi

D vitamini eksikliğinde kalsiyum dengesini sağlayabilmek için paratiroid bezler fazla hormon salgılar ve bu şekilde kalsiyum yükselir ve paratiroid bezler büyür. Bu ameliyat gerektiren bir durum değildir ancak bu hastalığın tanısı çok iyi değerlendirilerek koymak gerekir.

Bu durumda da kanda kalsiyum ve parathormon yükselir. Ancak hastalara D Vitamini tedavisi verilince kalsiyum ve parathormon düzeyi düşer. Bu şekilde kemik erimesine bağlı kalsiyum yüksekliği tanısı netleşmiş olur ve ameliyata gerek kalmaz. Bu ayırımın yapılabilmesi çok önemlidir ve Endokrinologların değerlendirmesi gereklidir.

Paratiroid bezlerde büyüme adenom nedeni ile olabilir. Adenomdan PTH salgılanır ve kalsiyum yükselmesine neden olur (hiperkalsemi). Kalsiyumu düşürmek amacı ile kalsiyum atılımı artar yani idrarla çıkarılan kalsiyum yükselir. Aynı zamanda kemiklerden de kalsiyum atılır. Bunun sonucunda kemik erimesi oluşur.