Lenf ödem, protein içeriği yüksek sıvının dokuda birikmesidir.

Lenfatik sistem:

  1. Lenfosit üreterek vücudu enfeksiyon ve hastalıklardan korur.
  2. Dokuyu artıklardan (su ve protein fazlası, bakteri, virüs ve yıkım ürünleri) temizler.
  3. Lenf damarları ile su ve proteinlerin dokudan bölgesel lenf düğümlerine (koltuk altında) ve oradan da büyük kan damarlarına verilmesi ile hem dolaşımdaki sıvı miktarı ayarlanır hem de dokudaki protein miktarı azaltıldığı için doku içi basınç düzenlenir.

Lenfatik sistem bir noktada (koltuk altı lenf düğümlerinin alınması ile ya da koltuk altına radyoterapi uygulanması ile) kesintiye uğradığında:

  1. Lenf sıvısı dokuda birikmeye başlar.
  2. Proteinden zengin lenf sıvısı birikimi dokuda daha fazla sıvı geçişine neden olur, ödem artar.
  3. Dokuda kronik inflamatuar bir reaksiyon başlar, doku içine kandan inflamasyon hücreleri geçer ve kollajen lifleri çoğalır (fibrozis). Bu durum dokunun giderek sertleşmesine neden olur.
  4. Dokudaki artmış protein konsantrasyonu ve mikroorganizmaların uzaklaştırılamaması nedeniyle lenfanjit ve sellülit gibi enfeksiyonlar ortaya çıkar.

Tedavi edilmezse:

Lenf ödem kötüleşir,

Bakterial ve fungal enfeksiyonlar gelişebilir,

Kol ve gövdedeki büyüme sonucu fonksiyon bozuklukları ortaya çıkar,

Hayat kalitesinde azalma olur.

Meme hastalıkları tedavisi sonrası cerrahi ve/veya radyoterapi ile üst ekstremite lenfatik drenajının bozulabilir:

Sentinel lenf nodu biyopsisi sonrası çok enderdir, ancak değişik yayınlarda %5’e kadar olabileceği bildirilmektedir.

Aksiller diseksiyon (koltuk altından meme ile ilgili lenf düğümlerinin çıkarılması) ile kolda %10 oranında lenfödem gelişebileceği bildirilmektedir.

Aksiller diseksiyon sonrası koltuk altının ışınlanması (radyoterapi) ile lenfödem gelişme riskinin %30’a çıkabildiği bildirilmektedir.

Lenfödem gelişimini önlemede:

  1. Gereksiz koltuk altı müdahalesinden kaçınmak – koltuk altına yayılım olmadığı düşünülen vakalarda sentinel lenf nodu biyopsisi uygulanmalı
  2. Koltuk altına cerrahi uygulanan vakalarda kol hareketlerine erken başlama
  3. Travma, enfeksiyon ve kilo alımı önlenmeli
  4. Lenfödem tanısı erken konmalı ve kolda sertleşme (fibrozis) başlamadan tedaviye başlanmalı.

Meme ameliyatı öncesi ve ameliyat sonrası belirli aralarla yapılacak kol çapı ölçümleri ile lenfödemde erken tanı koyup tedaviye başlama imkanı vardır.

Lenfödem tespit edildiğinde öncelikle durumun meme kanseri nüksüne ya da venöz yetersizliğe bağlı olmadığını belirlemek için çeşitli tetkikler yapılmalıdır.

Lenfödem Tanısı ve Evreleme

BAŞLANGIÇ SEMPTOMLARI

  • Kolda ağırlık hissi olur
  • Koltuk altında bir top varmış gibi hissedilir
  • Karıncalanma, uyuşukluk olur
  • Yüzük ya da saatin daraldığı söylenir
  • Ciltte gerginlik olur
  • Sütyen sıkar
  • Esneklik azalır
  • Kol çabuk yorulur
  • Gözle görünen şişme olur

Lenfödem tedavisi (Komplet dekonjestif tedavi ‘CDT’)

*Manuel Lenfatik Drenaj (MLD) Trunkal temizlik ile başlanır. Lenfödemli koldan gelecek lenf sıvısını alabilmesi için özel bir masaj tekniği ile önce gövdenin lenfatikleri boşaltılır.

*Kompressif Bandajlama

*Tedavi Edici Eksersizler

*Cilt Bakımı

ntermitan Pnömatik Kompresyon Tedavisi (IPC, Jobs)

*Dirençli vakalarda low level laser therapy (LLLT)

*Hasta Eğitimi

Basit lenfatik drenaj (hastanın kendi kendine yapacağı drenaj masajı)

Ekstremite egzersizleri

Ekstremite elevasyonu 

Kompresyon giysileri kullanımı 

Pneumatic Compressive Device (PCD

Kişinin şunlara  dikkat etmesi gerekir:

*Etkilenen koluna dar kıyafetler yada mücevher takmaktan kaçınmalı
*Çanta ya da valizini diğer koluyla taşımalı
*Kesilmesini önlemek için koltuk altını elektrikli makineyle almalı
*İğne, kan testleri, kan basıncı ölçümlerini diğer koluna yaptırmalı
*Bahçeyle uğraşırken elini korumak için eldiven giymeli, kuvvetli deterjanlar kullanmamalı
*Dikkatli manikür yaptırmalı, tırnak etlerini kesmekten kaçınmalıdır.

Ayrıca elastik kolluk, ilaç, masaj veya kola baskı yapan makineler gibi başka yaklaşımlar da önerilebilir.

Ancak lenf ödem yapılan ameliyat teknikleri ve lenf yolu haritlaması gibi işlemler sayesinde günümüzde nadir görülen bir komplikasyondur.