BRCA-1 ve BRCA-2 genleri vücudunuzun her hücresinde bulunan 20 bin genden sadece iki tanesidir. Bunlar tümör baskılayıcı genlerdir, yani kanseri kontrol etmek ya da önlemekte rol oynarlar.
Hem erkek hem de kadınlar BRCA-1 ve BRCA-2 genlerine sahiptir.
BRCA-1 ve BRCA-2 hatalı olduğunda veya mutasyona uğradıklarında düzgün olarak çalışmayı durdururlar. Hücreler ne zaman büyüyecekleri, bölünecekleri ile ilgili doğru talimatları alamayabilir ve hızlı büyüyerek tümör oluşturabilirler.
Meme veya yumurtalık kanseri gelişen az sayıda kadında BRCA-1 ve BRCA-2 genlerindeki mutasyon nedeniyle kanser gelişir. BRCA-1 ve BRCA-2 birçok kalıtsal meme ve yumurtalık kanserinden sorumludur ancak bu kanserler için riski artıran diğer gen mutasyonları da vardır. Anormal BRCA1 ve BRCA2 genleri tüm meme kanserlerinin yaklaşık %10’undan sorumludur.
BRCA1 ve BRCA2 genlerinde kalıtsal mutasyonlar nadirdir. Ancak bu gen mutasyonu olan bir ebeveynin, çocuklarının her birine mutasyona uğramış olan geni geçirme ihtimali yüzde 50’dir. Anne ya da baba, herhangi bir BRCA-1 veya BRCA-2 mutasyonlarını erkek veya kız çocuklarına miras bırakabilir. Ancak, meme kanserli kadınların çoğunun aile öyküsünde meme kanserinin bulunmadığının da unutulmaması gerekir.
Bir kişide bu gen mutasyonunun olup olmadığı genellikle kan veya tükürük toplama kiti ile yanak hücreleri topluluğundan alınacak örnek üzerinde yapılan genetik test ile belirlenir.
Ailesel geçiş ise genetik geçişten farklı bir kavramdır.
Aile hikayesinde meme kanseri olanlar hastalığın oluşması bakımından yüksek risk altındalar. Fakat meme kanseri olan kadınların %85′ inin ailesinde meme kanseri hikayesi yoktur. Aile hikayesi sadece anne, kız ve kız kardeşten oluşan yakın akrabaları kapsar. Eğer aile bireylerinden menopoza girmiş, 50 ve daha üstü yaşta meme kanseri teşhisi konmuş olan biri varsa hayat boyu risk sadece %5 artar. Aile bireylerinden menopoz olmamış olanın riski %18,6′ dır. Eğer yakın aile bireylerinden menopoz öncesi ve iki taraflı meme kanseri olan varsa, hayat boyu risk %50′ dir.
Belirgin bir şekilde pozitif aile geçmişi olan ve menopoz öncesi meme kanseri olan kadınlar, mamografi çektirmeye aile bireylerinin teşhis yaşından 10 yıl önce başlamalılar.
Meme Kanserinde Genetik Yatkınlık (BRCA1 ve BRCA2 genleri) Merak Edilen Sorular
Genetik meme kanseri sık mıdır?
Zannedildiği kadar sık değildir. Genetik meme kanserleri tüm meme kanserlerinin yaklaşık % 10’unu oluşturur. Geri kalan grupta ise kanser gelişiminde çevresel ve kişiye özel faktörler rol oynar.
Genetik meme kanserlerinin özellikleri daha mı farklıdır?
Meme kanseri sıklığı yaşla artar ancak genetik kanserler genellikle erken yaşta ortaya çıkar. Kanserin genç yaşta görülmesi, iki memede birden olması, her iki yumurtalıkta ortaya çıkması, diğer kanser tipleri ile birlikte olması gibi durumlarda genetik kanserler düşünülmelidir.
Genetik meme kanseri gelişimi için kimler risk altındadır?
Yakın akrabalarda meme ya da yumurtalık kanseri tespit edilmesi, yakalanma yaşının 35 yaş altında olması, ailede erkek akrabada meme kanseri bulunması gibi durumlarda meme kanseri görülme riski artar.
Kalıtsal meme kanseri gelişme riskini belirlemede kullanılan genetik testi herkes yaptırmalı mıdır?
Belirli risk faktörleri varlığında, test sonucuna göre doktor tarafından önerilecek koruyucu girişimleri kabul eden kişilerde uygulanması önerilir. Test sonuçlarının kişinin psikolojisi üzerine olan etkileri göz ardı edilmemelidir.
Risk belirlemede en sık kullanılan genetik testler hangileridir?
BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonların meme ve yumurtalık kanseri gelişimi ile ilintili olduğu bilinmektedir. Kan örneği alınarak bu genler değerlendirilir. BRCA1 geninde mutasyon saptanması halinde bir kadının meme kanserine yakalanma riski %85, yumurtalık kanserine yakalanma riski ise %45-50 civarındadır. BRCA2 geninde saptanan mutasyonlarda ise meme kanserine yakalanma riski %40-45, yumurtalık kanserine yakalanma riski ise %15 olarak bildirilir. Ancak bu rakamlar hayat boyu riski belirler, kimse kanserin kaç yaşında ortaya çıkacağını öngöremez.
Meme kanseri gelişimine neden olan başka genlere ait mutasyonlar var mıdır?
BRCA1 ve BRCA2 dışında TP53, PTEN gibi başka genlerde oluşan mutasyonlar meme kanseri gelişimine neden olabilir, ancak daha az sıklıkta. Çok sayıda geni analiz eden testler de vardır.
Genetik testlerde risk olmadığı görülürse meme kanserine kesin yakalanmayacağımız söylenebilir mi?
Genetik testlerin negatif çıkması halinde sadece kalıtsal meme kanserine yakalanma olasılığı büyük ölçüde ortadan kalkar. Kişi bu durumda genetik dışı nedenlerle edinilen meme kanseri için toplumdaki bireylerle aynı riske sahiptir.
Genetik test kimlere önerilir?
Ailede bir kişide BRCA1/BRCA2 gen mutasyonunun tespit edilmesi halinde diğer aile fertlerine test yaptırması önerilebilir. Bunun dışında kabaca söylemek gerekirse, erkek aile ferdinde meme kanseri olması, 45 yaş altında meme kanseri tanısı alan bir kişinin yakında akrabalarında meme, yumurtalık ya da karın zarı kanseri hikayesinin olması, meme kanserinin yumurtalık, karın zarı kanserleri ile birlikte görülmesi ve birbirinden bağımsız iki meme kanserinin aynı kişide tespit edilmesi gibi durumlarda belirli kriterler gözetilerek hekim tarafından genetik test önerilebilir.
Genetik meme kanseri gelişme riski belirlenen kişilerde nasıl bir yol izlenir?
Genetik testlerle risk belirlenmesi halinde cerrahi girişim önerilir. Bu amaçla her iki memenin çıkartılması (mastektomi) ve hastanın kendi dokuları ya da protez kullanılarak yeni meme yapılması (rekonstrüksiyon) işlemleri uygulanır. Yumurtalık kanseri gelişimine karşı her iki yumurtalığın laparoskopik yani kapalı ameliyatla çıkartıldığı ooforektomi işlemi uygulanır.
Risk varlığında uygulanacak önlemler test öncesi konuşulmalıdır. Ameliyat istemeyen kişilerde test kararı alınırken, test sonuçlarının hastada yaratabileceği psikolojik sonuçlar iyi değerlendirilmelidir. Test yapılmamış fakat ailevi kanserler nedeniyle yüksek risk altında olduğu tespit edilen kişilerde yakın takip önerilir.
Test yerine yakın takibi tercih eden yüksek risk altındaki kişilerde nasıl bir yol izlenir?
Meme kanseri taramalarına normalde 40 yaşında başlanırken, genetik meme kanseri için yüksek risk altında olduğu belirlenen kişilerde uygun yöntem belirlenerek taramaya daha erken yaşta başlanır. Yakın akrabalarında meme, yumurtalık, erkek meme kanseri gibi kanserler varsa kadınların, yaş gözetmeksizin, bir meme cerrahına başvurarak risk analizi yaptırması ve takipte nasıl bir yol izleneceğinin belirlenmesi uygundur.
Üç boyutlu mamografi olarak bilinen tomosentez cihazının genetik meme kanseri için yapılan taramalarda bir yararı var mıdır?
Üst üste binen yoğun meme dokusunun lezyonu örtmesi ve lezyonun görünürlüğünü ortadan kaldırması mamografide yaşanan bir problemdir. “3D mamografi” yani “Digital Meme Tomosentez” de rutin mamografi tetkikine ek olarak 1 mm ara ile elde edilen görüntüler ekranda birleştirilir ve memenin üç boyutlu görüntülerine ulaşılır. Katlanan dokuların birbirinden ayrışması ve memenin tüm sahalarının daha detaylı ve net bir şekilde görüntülenmesi ile memede daha çok lezyon tanınabilir ve iyi huylu/kötü huylu ayrımı daha kolay yapılabilir. Dolayısıyla Digital Meme Tomosentezi, taramada mamografiye ek yararlar sağlar. Genetik meme kanserinin daha genç yaştaki ve yoğun meme yapısındaki kadınlarda daha sık görüldüğü düşünülürse tomosentez, bu grubun taranmasında da çok faydalıdır.
Siz de fikrinizi belirtin